28 Haziran 2010 Pazartesi

İstanbul'un Havası

İstanbul'un havasını anlayamazsın dediler, ne zaman ne olacağı belli olmaz, sabahı akşamı bir değildir dediler de inandım. Bunu böyle kabullenip 25 yıl yaşadım, sorunsuz oldu. Ama son iki yılda "İstanbul'un havası" diye bir kavramın olmadığını düşünmeye başladım, iyice yerele bakmaya başladı hava durumu. Bağcılar'da yağmur yaparken Ortaköy güneşten kavruluyor, aynı anda Bahçeşehir'de dolu yağıyor. Anlamıyorum seni İstanbul'un havası, artık sana ayrı bir hava durumu gerekli.

22 Mart 2010 Pazartesi

Anlamayan İnsan'ın Tanrısı

Yazık sana be Eadnan, sen bu hallere düşecek adam mıydın? Yedin bitirdin kendini, K9 Eadnan'a çıktı adın, kokladın, iz sürdün ama önünde olanı bir türlü göremedin. Hacı senin serada çocuk yetişti haberin yok!
Anlamayan insanlar olarak senin izinden gidiyoruz Eadnan, bu kadar anlamadığın için teşekkür ederiz.

14 Mart 2010 Pazar

bildiğin shining


Bihter otelde bağırır. Ednan Riva'da bağırır. Nihal merdivende bağırır. Bülent Bitter'e bağırır. Behlül arabada bağırır.
Anladım demek istiyorum...

4 Kasım 2009 Çarşamba

(500) Days of Summer



Bir adam bir kadınla tanışır, aşık olur. Ancak kadının ilişkilere, aşka bakışı başkadır. Bir türlü yürümez.
Senaryo bundan ibaretse de filmde her şey var: Üzerine konuşulan şarkılar, film göndermeleri (gönderme de denmez ki şimdi bunlara), inanmazsınız ikea bile var. Bunlar kurgu marifetiyle bir araya getirilir, biraz Woody Allen bilince de yönetmen senaryo etrafında toparlamakta güçlük çekilmez. Kültür çorbası nasıl yapılır sorusuna iyi bir örnek bu film ya da ilerde internet sineması diye bir tür olacaksa (hala yoktuysa tabi) bu türün ilk örneği olabilir sanki.
"Çok acı çekiyorum, aman da ne acılar çekiyorum" diyerek güya gönderme yaptığın Bergman girsin rüyalarına emi Marc Webb.
Ama işte sonuç; imdb puanı: 8.2 Yani Annie Hall ile aynı. Anlayamıyorum.

14 Ekim 2009 Çarşamba

The Fountain


Aronofsky Hugh Jackman'a adeta diyor ki senaryoyu ilk anlatırken: Hugh bak canım, şimdi sen doktorsun, Rachel senin karın ve hasta o kanser. Sen araştırmalar yapıp kendini oradan oraya savuracaksın onu kurtarmak için ama bu bir zaman, yani şimdiki zaman. Gelelim öbür zamanlara.. Geçmiş var, kılıç kuşanacaksın çünkü bir -unfinished business- söz konusu... Bir de bir gelecek var, kurak; su yok, yaşam yok, yalnızsın.

Rachel Weisz e ise şöyle diyor: oyunculuğunu konuşturman gereken bir sahne var velhasıl o sahneyi seyircinin önüne bi 5 defa rahat koyacağız. ( repliği hatırlasaydım tam olacaktı ).

Hikayenin çok dolu olduğu ve Aronofsky nin hikayeyle ilgili çok geniş bilgiye sahip olduğu anlaşılır fakat bunu, zaten tüm diğer insanların da biliyor olduğu varsayımı üzerinden anlatması kısmını anlayamadım. Oyuncuları işin içine karıştırmamın sebebi ise onların da hikayeyi tam anladığından duyduğum büyük şüphe. Napıyım anlayamıyorum.



1 Ekim 2009 Perşembe

Me You and Everyone We Know


Bir adam var ayakkabıcıda çalışıyor. Bir kadın var ana karakter buymuş yazmış yönetmiş de, bir gün ayakkabı almaya gidiyor ve bu adama aşık oluyor. Sonra kadın adamı takip etmeye başlıyor, birbirlerine karşı ne hissediyorlar ben anlamadım ben böyle şeyleri de pek anlamam ondan heralde. Dahası kadın bu adamın arabasına zorla biniyor, adam onu kovuyor ama kadın yapışıyor da bırakmıyor ya da bırakıyor da o kısmı mı anlamadım onu da anlamadım. Sonra iki çocuğu var bu adamın biri altı yaşında öbürü de ortaokul pübertesi bir velet. Bunlar çet yapıyorlar ama çok ayıp şeyler yazıyorlar yanlış anlamadıysam. Bu altı yaşındaki çocuk, püberte abisinden öğrendiği cinsel içerikli küfürler ve bildiği okuma yazma dahilinde bir kızla çetleşiyor. Sonra bir gün buluşuyorlar bir bakıyor ki çocuk, çetleştiği kız meğer 40 yaşında var, öpüşüyorlar kadın gidiyor. Ergen kızlar var tuhaf şeyler yapıyorlar haa üstelik bu şeyleri püberte çocuğa yapıyorlar, çocuk herhalde o gün ergenliğe giriyordur bende anlamadım.
Filmde bir rahatsız edicilik var anlayamadığım ama mutlu sonla bitiyor.

23 Haziran 2009 Salı

Gaius Baltar'ın Kafasındaki Caprica Six

Anlayan varsa beri gelsin. Bu Caprica Six bir şekilde Baltar'ın aklında yer etti, sağda solda kendine özel müziğiyle çıkıp laf yetiştiriyor. Nedir, ne değildir çözmek mümkün değil, ancak Galactica'nın en sağlam ikilisinin de bu ikili olduğunu düşünüyorum..